24 Temmuz 2013 Çarşamba

Yeni yeni mekanlar . . .

Geçen günlerde Savaş'ın arkadaşlarıyla Hamamönünün oradaki Hacettepe Evine gittik.
Ben ilk defa gittim ve çok da beğendim.
Restore edilmiş eski Ankara evlerinden birine yapmışlar, o yüzden de kendini sanki Beypazarına, Safranboluya gelmişsin gibi hissediyorsun.
Esas güzelliği ise bahçesi bence. Şehrin içerisinde bir anda etrafı ağaçlarla çevrili bir yere giriyorsun. Sessiz, şehir gürültüsünden uzakta.
Ağustosta annem geldiğinde maaile gidilebilecek bir yer diye yapılacaklar listesinde yerini aldı bile.


Pazar sabahı da Lemişkonun doğum gününü kutlamaya Atılım Üniversitesinin İncek Kampüsündeki Atılım Garden'a bruncha gittik.
Önceden Lemişkoya söylemedik, Ali abiyle ufak bir sürpriz yaptık.
Keyifli bir pazar sabahı geçirdik. Hele bir de güneş ara ara bulutların arasına girdiki, ooohh ben pek bir keyiflendim. Sıcağa tahammülüm minumumda, ne zamanki hava esmeye başlıyor benden keyiflisi olmuyor :)

İncekteki mekanlar içerisinde herhalde yeşilliği en bol olan mekanlardan biridir burası bence.
Yemek çeşitleri de güzeldi bence.
Oturma kısmını belli bir alana toplamışlar, orası biraz kalabalıktı. Ama zaten biz de kalabalıktık :)
Havuzu da var aslında, çok büyük olmasa da. Bir pazar brunch üstüne havuz yapılabilir belki.




22 Temmuz 2013 Pazartesi

35. haftaya girerken . . .




Sağlıkla 35. haftamıza da girmiş bulunuyoruz.
Cuma günkü doktor randevumuzda kızımızın artık 2.280 gr olduğunu öğrendik. Haftasına göre normal bir kiloyla büyüyor bıdık maşallah :)
Kontrol sırasında bir kere esnedi, bir-iki kere de gözünü açıp kapattı. İçimde küçük bir insan olduğuna dair yeterli kanıtlar :)) Elleri ise sürekli kafasının yanında oynayıp durdu fındığın.

Cumartesi günü de emzirme eğitimine gittik ve böylece doğum eğitimlerini tamamlamış olduk.
Savaş üç haftadır bana bu eğitimlerde pek güzel eşlik etti, beraber gitmemiz bence ayrı bir keyif oldu. Aralardaki 15 dakikalık uyumalarını saymazsak uslu bir öğrenci gibi notlar bile aldı :)

Emzirme süreci, doğduğunun ilk yarım saatinde başlayan sonra da aslında uzuuunca bir süre devam eden bir süreç.
Eminim anneyle bebek arasında çok güzel bir ilişki oluyordur bu süreçte.
Ten teması ve göz teması en yoğun bu anlarda yaşanıyor aslında.
Ama bir yandan da annelerin ilk başta en büyük stresleri de bu konuyla ilgili oluyor. Sütüm geldi gelmedi stresi çok yaşanıyor sanki.
Kendi kendime bu konuda telkinde bulunmaya çalışıyorum, emzirme ne kadar meşakkatli bir iş olsa da kendime eziyet haline getirmemeye çalışacağım.
İlk günlerin/haftaların acemiliğini üstümden attıktan sonra umarım keyifle bebeğimi emzirebildiğim bir dönem yaşarım. 
Kısmet :) (çok severim bu sözü aslında, "illa da olacak" ne kadar stres yaratıyorsa, bu söz de aksine o kadar stres seviyesini düşürüyor bence :))

19 Temmuz 2013 Cuma

Rüyamız . . .



RÜYAMIZ . . . (Cahit Sıtkı Tarancı)
Bir havuz kenarında yan yana oturmuşuz;
Bu su bizim gölgemiz, biziz şeffaf ve temiz.
Su sesine uyarak bir şarkı tutturmuşuz,
Açılan güller gibi suda gönüllerimiz.

Ne vakitten beridir burada oturmuşuz?
Dünden, hatta bugünden bile yok haberimiz.
Yaşamanın en güzel noktasında durmuşuz,
Bir huzur ahengine dalmış gönüllerimiz.

Uyanabilir miyiz sanki böyle rüyadan?
Asırlar kadar uzun,müphem ve tatlı bir an,
Biz o kadar sarhoşuz, o kadar sarhoşuz biz!

İşte gözlerimizde bu suyun derinliği,
İçimizdedir işte bu suyun serinliği;
Biz o kadar, o kadar birbirimiziniz.



















Bu şiiri düğün davetiyemizin üzerine bastırmayı düşünmüştüm.
Sonra ne oldu da vazgeçtim hatırlamıyorum.
Hala çok sevdiğim bir şiirdir . . .
Bu haftayı bu şiirle kapatmak istedim :)

Haftasonu da geldi :)
Bugün doktor randevumuz var. Bakalım kızımız nasıl, ne kadar büyümüş :) Yerim ben minik kuzumu.
Bu arada Amerika'daki arakadaşım Sinem dün akşam doğum yaptı. Ara ara bize whatsapptan haber verdiler.  Doğumu sanırım yaklaşık 24 saate yakın sürdü. Kızı Asya'ya sağlıkla kavuştu, maşallah ne güzel :) Ben de telefonun karşısında oldukça heyecanlandım ve duygulandım.
Gece de rüyamda sürekli doğum gördüm.
Doğum zamanı yaklaştıkça sanırım biraz da empati yapar oldum.
İlerleyen günlerde de inşallah Tuğçe'nin ve Gülay'ın güzel haberlerini alacağız.
Sonra da sanırım artık sıra bana gelmiş olacak :)
Aaayy bakalım bizi neler bekliyor olacak, iyi düşünelim her şey de iyi olsun inşallah :)

18 Temmuz 2013 Perşembe

Mektup, kart : eski usul güzel alışkanlıklar


Mektup, kart yazmayı oldum olası çok sevmişimdir.
Ta Pakistan'dan kalma bir alışkanlık. Zaten küçükken edindiğin alışkanlıklar hep bir kalıcı olur.
O zamanlar Türkiye'deki arkadaşlarıma yazardım.
Sonra Türkiye'ye döndüm, tersi yönde yazışmalara devam ettim.

Büyüdüm yine de vazgeçmedim bu huyumdan.
Bu sefer Savaş askere gittiğinde bir ayakkabı kutusu dolusu mektup, kart, bazense kitap-cd, ördüğüm atkı gibi hediyeler yolladım :)
Hala kilerde duruyorlar, yıllar sonra açıp okumak keyifli, belki biraz da utanç verici olacak gibi :)
Çok çok yıllar sonra kızımla önümüze koyarız bir akşam kutuyu, eğleniriz belki biraz :))



Gittiğim yerlerden de kart yollamayı severim aslında.
Tek gittiysem Savaş'a, Savaş'la gittiysek ailelere genelde bir kart yollarız.

Şimdiyse sıra Londra'daki arkadaşlarımda.
Artık onlara kart yolluyorum ara sıra.
Geçen gün üç kart yazdım, biri Singapur'a, biri Portekiz'e, biri de Londra'ya. İçlerine de birer baykuş koydum.
Kızımla özdeşleşleşen o sevimli baykuşlardan :))
Kızım biraz büyüyüp de o ülkelere gitmeden önce önden onlar gitsinler diye . . . :)

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Club Bizim Çatı'da Bir Pazar Sabahı




 
Pazar sabah kahvaltısına Club Bizim Çatıya gittik.
Gölün kenarında, ağaçların altında piknik masalarının olduğu mütevazi bir yer burası.
Çocukla da gelmeye son derece uygun bir yer.
 
Biz çok beğendik, kahvaltı, gazete keyfi derken hiç kalkasımız gelmedi.
Zaten açık havada zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamıyor insan.
Savaş da ben de çok severiz açık havada, parklarda, bahçelerde zaman geçirmeyi.
Biraz su ve yeşillik, yeter bize.
 
Etrafta gezinen ördekler de pek sevimli ve şapşiklerdi.
Grup halinde vakvaklayarak sırayla masaları dolaşıp duruyorlardı. Aynen bir "fasıl ekibi" gibi - Savaş'ın deyimiyle :))


13 Temmuz 2013 Cumartesi

Normal Doğum Eğitimi ve Bir Cumartesi Günü


Bugün normal doğum eğitimine gittik Savaş'la.
Ücretsiz, 3 saat süren bir eğitimdi.
Bir önceki eğitime göre (doğum süreci eğitimi) çok daha faydalıydı bence ya da belki de benim daha çok ilgimi çekti.
Tam olarak bilmediğim bu süreçle ilgili öğrendiğim her bilgi biraz daha kafamı netleştiriyor sanırım.
Ya da ben öyle olduğunu sanıyorum.
O süreci yaşadığımda belki de tamamen kafamdakilerden farklı bir deneyim olacak.

Eğitimde önce normal doğumla ilgili bilgiler veriyorlar.
Sonra eşlerin yapabilecekleri birkaç masaj tekniği gösteriyorlar.
En son kısımda ise eşleri dışarı çıkarıp, birkaç nefes tekniği ve yoga/pilates hareketi gösteriyorlar.
Nefes tekniklerine çalışmakta fayda var bence. Bir de her yerde okuduğum, yine eğitimde de öneminden bahsettikleri kegel egzersizlerini yapmakta fayda olabilir.  

Eğitimin sonrasında biraz Tunalı tarafına indik.
Hava sıcaktı ve benim için yorucuydu aslında.
Fazlaca durmadan eve geçtik.
Evde de biraz uzanıp dinlendikten sonra annemlerle skypeta konuştum, yaklaşık 1 saat sürdü konuşmamız :)
Savaş bu uzuun konuşmalarımızı hayretle karşılıyor, ne buluyorsunuz bu kadar konuşacak diye şaşırıyor. Bilmiyor ki bayanlar bir başladı mı konuşmaya mevzu nereden nerelere zıplaya zıplaya ilerler :)
Gerçi annemlerle konuşma şeklim pratiktir.
Laptopu bir yere koyar bir yandan iş yaparken bir yandan muhabbet ederim.
Bugün de hem mutfakta yemek yaptım hem konuştuk.
Yaptığım yemek de pek afilliydi, fırında kaburga yaptım :)
Çok bir zorluğu yoktu gerçi.
Patates, soğan, sarmısakları dizdiğim tepsiye bir de kaburgaları yerleştirdim (öncesinde birkaç saat marine etmiştik etleri). Sonra da üzerini alüminyum folyoyla örtüp yaklaşık 1 saat fırına verdim. En son da almadan önce alüminyum folyoyu kaldırıp üstü biraz kızarsın diye 10 dakika daha tuttum. Savaş'ın da hakkını yemeyeyim gerçi, tarifi bulan da, eti alan da, marinasyonu yapan da oydu ;) Bana düşen tarife uygun olarak hazırlayıp fırına koymaktı ;)
Nihayetinde pek güzel oldu bence.
Akşam da kahve içmeye Cafemiz'e gittik.
Oradan da kısa bir yürüyüş için Seğmenler Parkına uğradık.
Şimdiyse Ankara akşamlarının güzel esintisi var evin içinde.
Gündüzün sıcağına inat, Ankara yazlarının çok güzel bir akşam esintisi oluyor.
Kızım içeriden beni dürtüklüyor. Artık o kadar kuvvetli ittiriyorki. Bazen canımı bile hafiften acıtıyor.
Hareket ettiği zamanlarda istemsiz olarak elimi göbeğimin üstüne koyuyorum.
Sanki beni hissediyormuş gibi, ya da belki de ben onu daha yakından hissetmek istiyorum.
Aramızda aslında sadece bir göbek duvarı var :)
Bir camın iki tarafından ellerini buluşturan aşıklar gibiyiz :))


12 Temmuz 2013 Cuma

 
 
Kızımıza internetten aldığım yastık, çok beğenerek aldım :)

Geçen haftasonu Ahlatlıbel'e gittik.
Biraz yeşillik görelim, temiz hava alalım istedik.
Çoook kalabalıktı, havada bile 20-30'dan fazla uçurtma vardı.
Biz oturmadık, yiyecek içecek bir şeyler alıp yürüyüş yaptık.
Ama aslında erken bir saatte fazla kalabalık olmadan gelip çimenlere yayılmak lazım. Önümüzdeki günlerde yanımızda yiyecek bir şeyler getirip keyif yapabiliriz diye düşündüm.
Evli değilken çokça yapardık bunu Savaş'la. Hatta bir keresinde üşenmeyip internetten baka baka sıfırdan uçurtma yapmıştık. Pek bir şeye benzemeyen uçurtmamızı da alıp Ahlatlıbel'de başarısızca oradan oraya koşuşturmuştuk :)   

Kızımızın beşiği ve renk oyunlarım :)
Acilen bir fotoğraf makinesi almam lazım artık ya :)

Bu hafta bir akşam da Dikmen Vadisine gidelim dedik.
Ne kadar uzuuun zaman olmuş gitmeyeli. İlk açıldığında baya sık giderdik hatırlıyorum, üzerinden bir 10 yıl geçmiş herhalde.
Etraf sanki daha yeşil geldi bana. Suyun sesi de sanki biraz fazla gürültülü.
Yürüyüş yapmak için bu aralar belki biraz daha sık gidilebilir diye düşündük.
Daha gidilecekler listesinde Lozan Parkı da var gerçi. Orayı da duyarım da hiç gitmedim. Yakın zamanda bir de oraya gideriz herhalde.

Hamamönüne de bu aralar bir daha gitmek lazım.
Güzel yapmışlar bence, kahvaltıya veya bir akşam yürüyüşü ve kahvesine gidilebilir.
Başka başka yerler de var bu ara gidip görmek istediğim, Gölbaşında, İncek tarafında.
Tanıdık, bildik mekanların dışına çıkasım var nedense bugünlerde.
Havalar da çok sıcak gerçi.
Sabah ya da akşamüstü en uygun saatler böyle planlar için.

Kızımız gelmeden hem bolca gezelim hem de bir ön araştırma yapalım.
Biraz toparlandı mı, bana evde durmak bastı mı kızımızı alır alır çıkarız dışarıya.
1-2 saatlik kaçamaklar bile iyi gelir eminim.

Yarın sabah 10.00'dan 13.00'a kadar normal doğum eğitiminde olacağız TOBB Etü hastanesinde.
Pazar da sabah kahvaltısına Gölbaşında gölün kenarında yeşillikler içinde Club Bizim Çatı diye bir yere gidiyoruz.
Artık son iki haftamdayım işyerinde de. İşe gitmek pek bir keyifli o yüzden bugünlerde :)
Pazartesi sendromundan eser yok :)

İyi haftasonları . . .

8 Temmuz 2013 Pazartesi

TED Talks: Ideas worth spreading

İki yıl önce keşfettim TED Talks'u, sosyal medya üzerinde biri paylaşmıştı sanırım. Biraz geç bir keşif aslında, 1980'lerden beri devam eden bir oluşummuş TED Talks.

İlk izlediğim video Amy Purdy'nin "Living beyond limits" videosuydu. Çok etkilenmiştim ilk dinlediğimde. Hikaye etkileyiciydi, anlatış tarzı çok ilgi çekiciydi.


Sonrasında, izlediğim çoğu video da benzer şekilde çok kısa sürelerde dünyanın çok farklı yerlerinden, çok farklı yaşam tarzlarına, deneyimlere ulaşmamı sağladı.
Ara ara giriyorum, buradan bir şeyler izlemek hoşuma gidiyor.
Konular çok çeşitli, herkese hitap edecek bir şeyler var.
Hem motivasyon artırıcı, deneyim paylaşan, hayata dair birtakım çıkarımlar sunan videolar var, hem de bilime, teknolojiye, iş hayatına, küresel mevzulara vs. dair çok çeşitli videolar bulmak mümkün.

En son izlediğim video Chimamanda Adichie'nin "The danger of a single story" videosu. Uzun ama bence yine çok etkileyici bir video. Her şeyi tek yönlü, daha doğrusu sadece duyduğumuz, öğrendiğimiz ve önyargılı olduğumuz şekilde düşünmenin aslında ne kadar da yanlış ve eksik olduğunu hatırlatıyor. Her hikayenin aslında birçok yönü olduğunu vurguluyor.


İyi haftalar herkese . . .

7 Temmuz 2013 Pazar

Pazar . . .

Pazar sabahı saatin 8'inde cin gibi ayaktayım ;)
Hava henüz çok ısınmamış, balkonun havası güzel.
Savaş haftasonu için Kütahya'ya anneannesi-dedesini ziyarete gitti.
Leman da beni yalnız bırakmadı, bizde kalmaya geldi. Aslında ben onlarda kalacaktım da bıdıklar geçen hafta hasta olduğu için riske atmak istemedik, böyle bir ara çözüm bulduk. Yoksa Asya-Alp'i görmeyi, kuzularımı öpüp koklamayı çok isterdim.

Dün gündüz abla-kardeş günü yaptık yani. Çok keyifli oldu. Ufak-tefek alışveriş, biraz yemek, bolca muhabbetle geçti günümüz.
Aynı evi paylaşırken yıllar içerisinde farklı evlere, şehirlere, ülkelere dağılıyorsun.
Kıymet bilmeyi arttıran bir şey bu bence.
Elindekinin kıymeti her zaman biraz uçup gittiğinde daha bir anlaşılır oluyor.
Artık kardeş kavgasından eser yok diyebilirim. Çook nadir. Eskiden öyle miydi ya, en ufak şey "cinayet" sebebiydi ;))

Nette dolaşmayı bırakıp çayı demlesem, kahvaltı hazırlığı faslına başlasam hiç fena olmaz. Balkonda güzel bir pazar kahvaltısının yerini hiçbir şey tutmaz. Evde de pek bir şey yok gerçi, bir alışveriş yapmamız şart. Evin küçük oğlu - Savaş - olsaydı da bir koşu markete yollasaydık ;) Bizim Leman'la bu konuda çoook üşeneceğimize adım gibi eminim ;)) Neyse evdekilerle idare etcez artık ;)
İyi pazarlar herkese . . .

2 Temmuz 2013 Salı

NST: Non stress test



Bugün 32. haftamıza girmiş olduk.
Sabahtan Gazi Hastanesine gidip hem raporumu aldım hem de NST'ye girdim.
Savaş izin alamadığı için tek gittim.
Devlet hastanesi olunca da tabiki de işler öyle tıkır tıkır ilerlemedi.
Önce NST yapıldı, yaklaşık 20 dakika boyunca bebeğin kalp atışları ile hareketlerinin uyumlu olup olmadığına bakıldı. Bebek hareketlendiğinde kalp atışlarının hızlanması, sabit kaldığında normal seyretmesi gerekiyor. Bu da ancak bebeğin yeterli oksijen alması ile mümkün oluyor. Yani testte aslında bebeğin yeterli oksijen alıp almadığı ölçülmeye çalışılıyor.
İlkinde yeterli hareket tespit edemedikleri için test iki defa yapıldı.
Aslında toktum, hatta gelmeden önlem olarak çikolatalı gofret bile yemiştim. Ama yine de taaa 9 kat inip bir de meyve suyu almam gerekti.
İkinci test sonrasında her şey normal çıktı. 
Bu haftalardan sonra doktorların esas önem verdiği sanırım bu NST sonuçları oluyor. Herhangi bir terslik halinde doğum zamanına karar verebilmek için belirleyici oluyor.
Kızımızın da hıçkırdığını ilk defa burada hissettim :) Çok şirindi, defalarca aynı ritmik hareket hissetmek :)
Sonrasında raporumu da imzalatıp işyerine teslim ettim. 29 Temmuzdan itibaren izinli olacağım. Doğumun kısmetse 31 Ağustos gibi olacağı düşünülürse 1 ay gibi bir süre evde keyif yapacağım :) Tabi o sıcaklarda ve büyümüş göbeğimle ne kadar keyif yapılabilirse! Keyif yapmak değil de, işe gidip 9 saat masa başında oturmamak, rahat giysilerle şipidik terliklerle dolaşmak, istediğimde uzanıp dinlenmek eminimki çok çok iyi gelecek.

Haftasonu da doğum süreci eğitimindeydik.
Çok çok farklı şeyler anlattıklarını söyleyemeyeceğim. Artık önümüzde internet olunca aslında fark etmeden çoğu şeyi öğrenmiş oluyoruz.
Hastane çantasında neler olması gerektiği kısmını güzelce dinledim. Bu konuda da internette bir sürü liste dolaşıyor ama sonuçta o hastanede doğum yapmayı planladığım için oradaki hemşirelerin neler getirmemizi beklediklerini öğrenmem faydalı oldu.
Yakında çantayı hazırlayıp bir kenara koymak lazım, eee nolur nolmaz.
Gerçi öncesinde bebişin eşyalarını yıkayıp ütülemem lazım. O minik minik giysileri yıkayıp da çamaşır tellerine astığımdaki görüntü şimdiden heyecanlandırıyor beni, çoook şirin gözükeceğine eminim. Unutmayayım de fotoğraf çekeyim ;))
Emzirme ve normal doğum eğitimleri de 2 hafta sonra.
Onların daha faydalı olacağını düşünüyorum.

Artık şaka maka doğum ve bebekli hayat çok yakınımızda.
Savaş da ben de bunun farkına varmaya başlıyoruz, heyecan, merak, bilinmezlik hepsi bir arada . . . :)
Kızımızla tanışacağımız günü ve sonrasını hayal etmeye çalışıyoruz.
Ne kadar duysak, dinlesek, okusak da aslında hiçbir şey bilmiyoruz.
Tek bildiğimiz, kendi deneyimimizi kendimiz yaşayıp, kendi dinamiğimizi kendimiz oluşturacağız :)