24 Eylül 2014 Çarşamba

Havadan sudan :)

Elayı uyutma görevi başarıyla tamamlandı ;)
Şimdi biraz keyif zamanı.
Bu aralar keyfim önce biraz internette gezinip sonra kitap okumak.
Kitap okuma alışkanlığımı sanırım geri kazanıyorum, oleeyy!
Doğumdan sonra bir süre elime kitap almamıştım, sonrasındaysa elime aldığım kitaplar süründü de süründü.
Şimdi daha istikrarlıyım.
Daha da önemlisi yeniden keyfine vardım kitaplarda kaybolup gitmenin güzelliğinin.
Zaten hep bu internet alemindeydi ya suç.
Orda burda gezinme işini sınırlı tutmadın mı bi bakıyorsun saatler geçmiş.
Zaman kıymetli, özellikle çocuklu hayatta.
Ela uyuduğu zamanlar kendime vakit ayırabiliyorum genelde.
O da eder 2 gündüz uykusu, 1 de gece.
Oldum olası sevmişimdir kendimle baş başa kalmayı.
Şimdi daha da arttı kıymeti.
Evdeyken biraz daha kolay bir şeyleri dengelemek benim için.
Esas mesele işe başladığımda.
Kaldı şunun şurasında 3,5 aycık.
Zor olacak ayrılması Eladan, ben pek özlerim kızımı.
Gerçi alışılır, bir düzen oturtulur zamanla.
Az bir alışma süreci lazım olur sadece.

Neyse, kaçayım ben artık.
Bak yine zaman geçmiş internette.
Gelir birazdan uykum.
Tavukluğum iyice pekişti annelikte :)

7 Eylül 2014 Pazar

Minik kızım artık 1 yaşında


 


Elanın 1. yaşını aile arasında bir sabah kahvaltısında kutladık.
Bizim için çok keyifli bir gündü.
Ela fındığı arada sıkılsa da benim yüzümden 32 diş gülümsemesi hiç eksik olmadı herhalde.
Zaten bence bu ilk doğum günleri biraz da anne babaların kendilerini tebriği.
Sonraki yıllarda başlıyor esas miniklerin eğlencesi.

Canım kızım benim iyiki doğdun, iyiki hayatımızdasın.
Doğduğun günü, o anları düşündükçe gözlerim doluyor.
Miniciktin, buruş buruş. Kocaman gözlerin vardı minicik yüzünde.
O kadar güzel gözükmüştün ki gözüme, dünyadaki en güzel bebektin benim için.
(Bak ya, duygulandım yine)
O gün hayatımıza girdin ve hayatımız değişti.
Biz değiştik.
Koşulsuzca birini sevmek ne demek onu gördük.
Büyüdük, sorumluluk aldık bolca.
Çocuk olmayı tekrar seninle yaşadık.
Kendinden çok birini düşünmek ne demekmiş onu gördük.
Bazen bocaladık, kafamız karıştı ama o anlarda senin gözlerine bakıp rotamızı tekrar bulduk.
Biz hiç bilmediğimiz bir dünyaya adım attık aslında.
Ve bu dünyayı her şeyiyle çok ama çok sevdik.

Her zaman senin yanında olacağız canım benim.
Biz şu an sadece elimizden geldiğince senin elinden tutuyoruz bebeğim.
Hayata hazırlanan minik bir kuşa destek gibi.
Sonrasında sen özgür olup uçacaksın, kendi yolunu, hayat hikayeni yazacaksın.
O günlerde belki bugünkü gibi kucağımızda olmayacaksın.
Ama emin ol kalbimizdeki en derin yerde, duygularımızdaki en yoğun histe olacaksın.
Her zaman bizim minik, küçük kızımız olacaksın.
Her şeyiyle biricik olan, her şeyiyle gurur duyduğumuz.
Seni çok ama çok seviyoruz.
Minik meleğim nice güzel, sağlıklı, huzurlu yaşlara.
Umarım yıllar yıllar sonra bunu birlikte okuruz ve hayatın hangi noktasında olursak olalım hep sahip olduklarımıza şükrederiz.
İyiki varsın!

4 Eylül 2014 Perşembe

1 yaşıma çok az kaldı

1 yaşıma sadece 1 gün kaldı.
Bugünlerde keyifsizim, grip oldum.
Yorgun hissediyorum kendimi, bir an gülüp oynarken sonra bir de bakıyorum burnum tıkalı ateşim yükselmiş haldeyim.
Ama olsun gündüz gece demeden annem babam yanımda ya daha ne isterim.
Bayılıyorum merkezde olmaya :)

Büyüyorum günbegün.
Ne de çabuk büyüyorlar diyorlar beni görenler.
Bense büyümek ne tam olarak bilmiyorum.
Tek bildiğim hergün yeni bir şeyler daha yapabildiğim.
Ben artık etrafımda olan biteni baya baya anlıyorum.
Annem-babam karşıma geçmiş bana 'gel gel', 'baybay' ya da 'alkış' gibi şeyler yaparken bazen çok anlamsız gözüküyorlar gözüme, onlar da artık biraz büyüseler diyorum.
Üzülmesinler diye ben de onlara eşlik ediyorum.
Sesimi kullanabiliyor olmam çok büyüleyici geliyor.
Dışarıdan çok anlamlı gelmese de, hatta bazen anlamsız çığlıklar atıyorum gibi görünse de aslında ben kendimce çok şey anlatıyorum.
Biraz daha çalıştım mı üstünde çözeceğim ben bu işi biliyorum.
Aayyy hele emeklemek yok mu, bayılıyoruuumm.
Patır patır oda oda geziyorum.
Çok da hızlıyım bu konuda. Yürümeye henüz hiç de ihtiyaç duymuyorum.
Oyuncaklarımla kendi dünyamı kurdum ben evin her köşesinde.
Artık oyuncakları çözmek için baya çaba sarf ediyorum, annem gösterdiğinde nasıl yapıldığını onu taklit etmeye çalışıyorum.
Ama tek başına olmak hala en sevmediğim şeylerden.
Bakmayın benim oyuncaklara dalmış gibi gözüktüğüme, ben bir yandan da yan gözle annemi babamı yokluyorum ordalar mı diye.
Bazen ellerine garip gurup aletler alıyorlar. Iphonemuymuş, Ipadmiymiş neymiş.
İşte o zaman çıldırıyorım. Hele bir de vermiyorlar mı iyice gıcık oluyorum.
Ama bir anda ben nolduğunu anlamadan başka bir şeye kaydırıyorlar dikkatimi.
Sanırım bu bir taktik, şimdilik işime geliyor ses çıkarmıyorum.

Babam babaaamm.
En büyük aşkım. İlk aşkım.
O kadar keyifli ki onun kucağından hayatı görmek.
Beraber ne de keyifli oynuyoruz.
Babamın benimle oynarkenki kahkalarına eşlik etmeye bayılıyorum.
Biz iki oyun ortağıyız, aramızdaki bağ çok derin.
İşten döndüğünde onu gördüğüm an o kadar heyecanlanıyorumki, hiç kimseye vermediğim tepkileri veriyorum.
Annecim sana öyle tepki vermiyorum diye üzülme sen.
Bizim aramızda daha ben doğmadan önce başlamış olan kocamaaann gizli bir aşk var sen de biliyorsun.
Biz hep birbirimizin kalbindeyiz, aklındayız.
Ama kabul et sen de babam bu işte çok becerikli çıktı.
Her şeyimle A'dan Z'ye çok güzel ilgilenebiliyor.

Walla bebek olma işi süper.
Oohh ne güzel, sağımda solumda hep ilgi.
Babaanneme-dedeme-halama gidiyorum orda ilgi, sevgi.
Teyzeme gidiyorum orda oyun, eğlence, sevgi.
Anneannem-dedem de geldi mi sevgi çemberini tamamlamış olacağım.
Zaten annemin babamın arkadaşlarından teyzelerim, amcalarım da var.
Daha ne ister bir bebek.
Sevdim ben bu işi, büyümeyi kim isterki yahu.

Daha önümde çok macera var.
Yürücem, koşcam, peşimde koşturcam, önce kelime kelime sonra bıdı bıdı konuşcam, 2 yaş sendromları yaşıcam, 3 yaş krizlerine gircem.
Annemin de dediği gibi kendi hikayemi yazcam.

Daha pek çok şey var belki anlatacak ama şimdilik bu kadar olsun.
Haa bir de annem diyorki ben 1 yaşına girer girmez arayı çok da açmadan hemen bir daha yazacakmış bloğa.
Fotoğraflar da o zamanmış.
Neyse ben kafamı yormayayım böyle büyük işlerine, biraz öğle şekerlemesi yapayım en iyisi. Sonrasında oynanacak çok oyun var daha beni bekleyen :)