25 Ağustos 2013 Pazar

40. hafta

Bir pazar günü evde keyif yapıyoruz.
Oturdum bir köşeye, bilgisayarı açtım, bir yandan da müzik dinliyorum.
Sertab Erener açtım önce, sonra daldan dala atlarım herhalde.
Sabahtan ise Sevgicanlarda güzel bir kahvaltı yaptık, üstüne de kahve keyfi ve tatlı muhabbet.

Kızımız içeride günlerini geçirmeye devam ederken biz de dışarıda günlerimizi benzer bir rutinde sürdürmeye devam ediyoruz.
Sanki kızımızın gelme günü yaklaştıkça bende aksi yönde bir düşünce oluşuyor. Daha varmış gibi düşünüyorum, oysa yarın bile bizimle olabilir artık.
Belki de bir savunma mekanizması olarak çok fazla düşünmemeye çalışıyorum.
Düşününce heyecanlanıyorum, belki biraz da kaygılanıyorum.
Bak şimdi yazarken bile biraz heyecanlandığımı hissediyorum :)

Görmediğimiz birini özlüyoruz bugünlerde.
Hayatımıza yeni katılacak minik kızımızı deli gibi merak ediyoruz ya.
Jasocan diyordu da, şimdi anlıyorum ne demek istediğini :)

Ama hiç öyle büyük laflarım yok kızımızla ilgili.
Geleceğiyle ilgili büyük büyük hedeflerim yok.

Mutlu olmasını bilmesi herhalde en çok isteyeceğim şey. Bütün duyguları yaşayacak tabiki de, hangimiz yaşamıyoruzki.
Ama nihayetinde kendi mutluluğu, huzuru için ne yapması gerektiğini bulabilecek isteğe, güce sahip olsun isterim. Tabi bu süreçte de her zaman yanında beni ve babasını bulacağının güveniyle :)

Bir şeyleri denemeye, öğrenmeye isteği, hevesi de olsun.
Kendisini bulmasında yardımcı olur böyle şeyler.
Bisiklete binsin, çiçek eksin, kurabiye yapsın, dikiş diksin, örgü örsün, başka kültürler görsün, yeni lezzetler tatsın, yeni arkadaşlıklar edinsin, müzik dinlesin, müze gezsin,  resim yapsın, müzik aleti çalsın, yeniliklere, farklılıklara açık olsun.
Ama tabi öğrendiklerini kendi süzgecinden geçirmeyi de bilsin. Kendini bulduğu şeyin peşinden gitsin, başkasının hayalinin peşinden değil.

Herkesin tek ve biricik olduğunu da bilsin.
Herkes kendi başına bir mucize.
Herkesin hikayesi kendine özel ve eşsiz.
Ela Kahyaoğulları da mucizenin kendisi, bunu hiçbir zaman unutmasın.
Çok güzel bir hikaye onu bekliyor.

Biz de seni bekliyoruz bizim biricik, özel kızımız :)



20 Ağustos 2013 Salı

Her sabah yumurta yiye yiye gıdaklıycam walla.
Artık yumurtayı farklı şekillerde tüketme yolları arar oldum.
Dün sabah da kahvaltıda krep yaptık, afiyetle yedik.
Onun içinde de yumurta var mı var, iş görür bence :)
Ben bu krep tarifini pek bir sevdim.
Şeker olmadığı için daha bir hafif bence, sabah kahvaltısında çok şekerli yemeyi sevmeyen benim gibiler için ideal.
Bulunsun arşivde diye buraya da ekleyeyim dedim :)
Bir de fotoğrafını çekseymişim hiç de fena olmazmış ama neyse artık.
 
İyi geceler herkese.
 



19 Ağustos 2013 Pazartesi

39. haftaya da girdik :)

Way be dile kolay, 38 haftayı geride bırakıp 39. haftaya girdik :)
Başlarda sanki bu son haftalar hiç gelmeyecek gibiydi.
Hiç de öyle olmuyormuş, zaman her zamanki gibi hızla akıp geçiyormuş.
Son haftalarım beklediğimden çok daha rahat geçiyor. Düşününce 6.-7. ay civarlarında şikayetlerim daha fazlaydı. Ben daha da artarak devam eder diye düşünmüştüm, ama maşallah şimdilik iyi gibiyim. Bel ağrılarım beklediğim gibi olmadı. Reflüm ve diz ağrım bile öyle çok kötü boyutlarda değil, hatta bazen "aaa bugün hiç şikayetim olmadı sanırım" diye kendi kendimi yokladığım oluyor. Maşallah diyim de tabi nolur nolmaz :)
Bunda tabi son günlerde hareketlerimi yavaşlatmamın da etkisi büyüktür eminimki.
Kendimi çok yormuyorum açıkçası.
Kimi hamilelere son günlerinde ayrı bir enerji gelirmiş de bütün evi baştan aşağı temizler, perde asarken de doğumları başlarmış ya, bende öyle şeylerden eser yok tabiki de :)
Bu ara minimum sıkıntı maksimum keyif modundayım.
Keyif derken de aslında beni rahatlatan, huzur veren şeyler yapmaya çalışıyorum.
Mesela yanıma suyumu alıyorum - bu ara mecburi olarak favori içeceğim, müzik açıyorum, ipadi de elime alıyorum, nette aylak aylak bloglar-siteler arasında geziniyorum.
Bu aralar bir de yıllardır biriktirdiğim ev dergilerinden beğendiklerimi kesip kesip bir dosya oluşturuyorum kendime. Yeni evimizin içini yaptırırken bana fikir versin diye. O yığın halindeki dergilerle de böylece vedalaşma vakti geliyor.
Arada çocuk kitapları okuyorum, bu ara elimde Tracy Hoggs'un kitabı. Altını çize çize okuyorum :)
Annem bizde kaldığında evi elden geçiyoruz, toplanacak, atılacak, verilecekleri elden geçiyoruz. Ooohh böylece üstümden de yük kalkıyor sanki. Evde bir şeyler biriktikçe benim ruhum daralıyor. Rahatlamak istediğinizde dolapları düzenleyin, atılacakları atın falan diyorlar ya, ben de bu kesinlikle işe yarıyor.

Aslında bugün artık son haftalara da girmişken kızıma hitaben bir şeyler yazmak istemiştim ama olmadı. Neyse, ilerleyen günlere kaldı artık.
Kızımızın da içeride keyfi yerinde sanırım, pek gelmeye niyeti yok gibi bugünlerde.
Bu belirsizlik de bir yandan heyecanlı, diğer taraftan stresli bir şey.
Ben plan-programı severim.
Böyle olunca her şeyi oluruna bırakman gerekiyor, bir belirsizliğe doğru bekleyişe geçiyorsun :)
Ama Savaşın her gün hissettiği heyecanı görmek hoşuma gitmiyor desem yalan olur :) Yatakta döndüğümde "iyisin di mi" diye sorması, her gün evden çıkarken "bak bir şey olursa beni hemen ara" demesi pek keyifli geliyor :))

Ben bugünler için ufak ufak programlar yapmaya devam ediyorum. Bu akşam Seloyla akşam yemeği yiyeceğiz.
Yarın gün içinde Gülayın bebeğini görmeye gideceğim. Akşam da Ercüment babamın doğum günü, onlara gideceğiz.
Çarşamba günü de annem ve ablamla kızlar günü yapacağız, bir yerde oturup uzuun bir öğle yemeği faslı yaparız.
Şimdilik en uzak iki günlük planlar, nolur nolmaz :)






17 Ağustos 2013 Cumartesi

Bebek Şekerleri . . .

Bebek şekerlerini oradan mı alsak buradan mı alsak derken, sonunda yolumuz Suluhana düştü ve orada beğendiğimiz birkaç şeyi bir araya getirip kendimiz yapmaya karar verdik.
Küçük şişeler, tıpalar ve süsler aldık.
Savaş silikonla üzerlerindeki süsleri yapıştırdı, ben de kurdelelerini bağladım.
Düşündüğümüzden kolay ve çok da eğlenceli oldu.
Son hali resimdekilerden farklı gerçi.
Ben sonrasında renkli kurdele bağlayıp üzerine bir de nazar boncuğu yapıştırmanın daha güzel olacağına karar verip, Savaşı bir kez daha masa başına oturttum.
Son hali şu an elimde yok çünkü İpek ablaya teslim ettim.
İçlerine şeker koyup hastaneye getirme görevi onun :) Sağolsun hiç üşenmeden bana yardımcı oluyor.
Bunların yanında bir de küçük kavanozlarda kurabiye siparişi verdim internetten, onları da ilerleyen günlerde teslim alacağım.
Böylece son hazırlıklar da tamam sayılır :)

10 Ağustos 2013 Cumartesi

Bayramın son günü . . .

Bayramın son sabahı sandviç yaptık, yumurtalarımızı haşladık, biraz zeytin, biraz ceviz-badem-fındık, biraz da meyve koyduk kaplara, yoldan da süt ve gazete aldık, açtık Seğmenlerde sandalyelerimizi.
Pek güzel oldu.
 





Sonrasında mutfak alışverişi yaptık, eve gidince de biraz yattım dinlendim.
Kronik bir yorgunluk var bugünlerde sanki üstümde. Yaşlılar gibi diz kapaklarım ağrıyor yürürken :(
Bugün bir de doktor kontrolüne gitmemiz gerekiyordu. Doktorumuz bayram izninde olduğu için bizi Gazi Hastanesinde nöbetçi doktora yönlendirdi, bir üç saatimiz oralarda geçti. Sen misin yorgunluktan bahseden :)
Minik kızımızın keyfi yerinde, 2.640 gram olmuş. Gram gram büyüyor :)
 
Akşama kocacıım bana kıyamadı, çançun yemeği yemeye gittik :) 4-5 aydır yemiyordum herhalde, pek bir güzel geldi.
Bayramda da iki defa sinemaya gittik, ikisi de çok iyi sayılmazda (Sihirbazlar Çetesi ve Elysium). Olsun, yine de biraz sinema dopingi yapmanın bir zararı yok bence :)
 
Yarın da annem geliyor. Onu havaalanından almaya gideceğiz.
Sabahtan da yemekler yapmayı planlıyorum, ilk günden annemin gözünü korkutmayayım mutfağa hemen sokmayayım diye :)
Menümüz şehriye çorbası, zeytinyağlı taze fasulye, etli biber dolması ve kakaolu pudingli bisküvili pasta :)

8 Ağustos 2013 Perşembe

Bugün bayram . . . :)

Bugün ramazan bayramının ilk günü.
Bayramlaşmaya sabah kahvaltısı için Necla annemlerdeydik.
Keyifle kahvaltımızı yaptık, sonrasında apartmanlarının önündeki çardakta kahvelerimizi içtik.
Bu aşamada tabiki uzuuun bir telefon trafiği yaşandı. Uzakta olan büyükler olabildiğince arandı, hal hatır soruldu.
Canım anneannecimle de görüştüm. Onunla görüşmelerimizde hep bir tebessümle kapatırım telefonu, çünkü her seferinde ben istemsiz olarak "görüşürüz, bay bay"la bitiririm konuşmayı ve karşı taraftan da torununa uyum sağlamaya çalışan birinin edasıyla sevimli bir "bay bay" gelir :) hehe, bendeki bu "bay bay" da noluyorsa :)

Bayram tatili dolayısıyla da Ankara oldukça boşaldı. Herkes tatilde.
Bizse bu sene Savaşla Ankarayı bekliyoruz :)
Daha doğrusu kızımızı bekliyoruz :)
Evde zaman geçirmeyi, zamanı yavaşlatmayı seven birisi olarak pek de şikayetçi değilim bu durumdan aslında.
Zaten bugünlerde eskiye göre baya ağırlaştım. Yürürken zorlandığımı hissediyorum. Biraz da dizkapaklarım ağrıyor, o da hareketlerimi yavaşlatıyor gibi.

Yani önümüzdeki günler bolca karı-koca evde keyif yapmayla geçecek gibi. Kafamıza estiğinde de dışarı çıkıp arada gezer, sinemaya falan gider, çayır-çimen otururuz bir yerlerde.
Yani planımız, plansızlık. En sevdiğimden :)

Herkese iyi bayramlar :)

4 Ağustos 2013 Pazar

Bu Aralar Hayat . . .

37. haftaya girmiş bulunuyoruz. 
Artık izne ayrıldım. Doğum öncesi günlerin keyfini çıkarıyorum.
Bu hafta fazla bir şey anlayamadan hızlı bir şekilde geçti.
Kızımızın giysilerini onun için aldığımız özel deterjanla yıkadım. Mis gibi kokmuyor ama biz şimdiden içinde minik fındığın olduğunu hayal edip oohh mis gibi onun kokusunu içimize çekiyoruz. Minicik yaaa giysiler, o kadar sevimli ki.
Hastane çantasının diğer eksiklerini tamamlamak için de hafta içinde Lemanla biraz alışveriş yaptık. Bu arada spor salonuna gidip biraz da yürüyüş yaptık.
Birkaç haftadır yogayı boşlamış olsam da yerine yürüyüşü koymaya çalışıyorum. Her gün olmasa da haftada 4-5 gün yürüyüş yapmaya çalışıyorum.
Hastane çantasını da neredeyse hazırladım sayılır. Hastanenin verdiği listeye göre tamam sayılırım.
Sterilize edilmesi gerekecek birkaç şey var gibi, onlar için de nasılsa acelesi olmadığından annemi bekliyorum.
Annem de bayram sonrası Türkiye'de olacak, 10 Ağustos gibi. Beraber vakit geçirmeyi özledim walla. Gelsin de gezelim, keyif yapalım birlikte biraz.
İki gün önce de doktor randevumuz vardı. 
Bıdığımız 2,5 kg olmuş. Bense şimdiye kadar 14 kg aldım. 
 
Haftanın kısa bir özeti de aşağıdaki fotolarda . . . :)
 
Balkonda güzel, sağlıklı kahvaltılar yapıldı . . .


Tunalıda gezinirken mısır yenildi . . .



Kızımızın giysileri güzelce yıkandı . . .


Kızımızın eksiklikleri büyük ölçüde tamamlandı, hastane çantası hazırlandı . . . 


Kızlar tatile gitmeden bir sabah kahvaltısında buluşuldu . . .


Güzel bir Ankara manzarasına karşı güneş batırıldı . . .


Lemişko tatile çıkmadan onunla zaman geçirildi, bu arada bileklikler yapıldı . . .


Doğum öncesi saçlar kestirildi . . .


ve fotoğraflanamayan daha nice anı içinde günler böylecee akıp geçti . . . :)