29 Nisan 2013 Pazartesi

İstanbul, rüya şehir . . .


Bu seferki İstanbul gezimizin tadı sanki öncekilerden de güzel geldi. 
Mevsim olarak tam zamanıydı bence, hava sıcaktı ama bunaltıcı değildi.
Güzel gezdik, manzaraya doyduk ve en önemlisi arkadaşlarımızı gördük.

Cumartesi sabahı etle başladık güne. Aklımızda Bolu'daki İsmail'in Yerinde et yemek vardı da sabah 10'da orada olcağımızı hesap edememişiz. Eee laf da bir kere çıkar ağızdan ;) Napalım biz de afiyetle bir güzel yedik etleri.


Sonra biraz İstanbul trafiği çektikten sonra 1 gibi Ortaköydeydik. Biraz oturduk, kahve içtik, denizi seyrettik.
Denizle ilk kavuşma zaten bir özlem dolu oluyor, etrafındaki kalabalığa da sırtını döndüm mü işte o güzeliiim manzarayla başbaşasın.
Sonra gelsin güzel bir Boğaz turu. Şöyle İstanbulu boylu boyunca görmüş olduk. Erguvanlar açmaya başlamış şehir iyice bir güzelleşmişti. Dünyanın en güzel şehirlerinden birindeydik, o kesindi.
 Boğaz turu sonrası bir şeyler yedikten sonra Zeynocuumun evine gittik, şirin mi şirin bir ev yapmış kendine İstanbul'da. Bir türlü gelememiştik ziyaretine, bu sefereymiş kısmet. Biraz oturduk, dinlendik, muhabbet ettik. Sonrasındaysa akşam yemeği için Kuruçeşme'de bence en güzel İstanbul manzaralarından birine sahip olan Mavi Balık diye bir lokantaya gittik. Boğaz manzarasıyla yemeklerimizi yedik, keyifli muhabbetler ettik. Yıllardır İstanbul'a gideriz ama öyle güzel bir manzaraya karşı balık yediğimi hiç hatırlamıyorum. Bir tarafta dolunay, öbür taraftaysa Boğazın ve Boğaziçi köprüsünün eşsiz manzarası...

Akşam Zeynep'te kaldıktan sonra da, sabaha kahvaltıya Savaş'ın çocukluk arkadaşı Ziya ve Diclelerdeydik. Onlar da evlenmiş biz yine onların da bir türlü ziyaretlerine gelememiştik. Evleri Arnavutköy'de Boğaza karşı çok güzel bir manzaraya sahipti. Beraber kahvaltı yaptık, üstüne bir de öğle yemeği yedik (Bodrum Mantıcısından feraye mantısı ısmarladık, bir harikaydı tavsiye olunur), ama yine de ne o güzelim manzaraya ne de muhabbete doyamadan Ankara'ya dönüş yoluna çıkmak zorunda kaldık.

İstanbul'dan ayrılırken Savaşın da benim de aklımızdaki yılda en az 2-3 defa İstanbul'a gelmemiz gerektiğiydi. Görülecek arkadaşlar, gezilecek semtler-mekanlar, yapılacak kültürel aktiviteler o kadar çokken bir haftasonunda sadece her şeyin tadı damağında kalıyor insanın.

Güzel bir hafta olması dileğiyle...
 



2 yorum:

  1. Bizim kız kesin yerleşir istanbula. Neyse emekli olup yanındayız merak etme :)

    YanıtlaSil
  2. Hehe ;))) atlar gideriz walla, sen kızını yalnız bırakmazsın ;)

    YanıtlaSil