Kendimi bu aralar şanslı hissediyorum.
Ela'nın adım adım gelişimini kaçırmadığım için.
Sabah kalktığındaki o keyifli gülücüklerini doyasıya yaşayabildiğim için.
Günün ilk emzirmesini yatağımda yapıyorum.
Bu soğuk kış sabahlarında üzerimize yorgan çekili halde.
Karnının doyması sonrasında kendini keyifle geriye atıp etrafına bakınmasını dakikalarca izliyorum.
Bol bol gıdısından öpüyorum.
Hiç unutmayayım diye de anılarıma kaydetmeye çalışıyorum.
Elayla gün içinde paylaştığımız rutin bana çok keyif vermeye başladı.
Anlarımız huzur, mutluluk dolu.
Masum hareketleri o kadar içimi ısıtıyor ki.
İlk günler böyle değildi ama.
Çünkü ilk günlerin rutini sanki daha çok temel ihtiyaçlar odaklıydı.
Ela beni, etrafında olan biteni daha tanımıyor, anlamıyordu.
Ne zamanki algısı arttı, beni tanımaya, etrafında olanlarla ilgilenmeye başladı işte o zaman benim günlerimin neşesi oldu.
Karşılıklı konuştuğumuz, birlikte kahkaha attığımız kankam oldu ;)
Gün içinde gören deli sanar herhalde.
Çıkardığım sesler, yaptığım hareketler görülmeye değer :)
Her gün birbirinin aynı olmuyor tabi.
Aslında annelik zor zanaat.
Sürekli kafan meşgul.
Gel-gitlerle dolusun.
Sorumluluk hissi hiç olmadığı kadar tavan yapmış halde.
Stres olmak an meselesi yani.
O yüzden arada bir durup derin bir nefes almak gerekiyor.
Her şeyi kontrol edemeyeceğini kendine hatırlatmak gerekiyor.
Hapsolmuşluk hissi geldiğinde daha rahat dışarıda gezebileceğimiz günlerin geleceğini, büyüdüğünde, genç bir kız olduğunda onunla daha fazla zaman geçirebilmek için binbir takla atacağımı hatırlamak gerekiyor :)
Dışarının sisi-pusu içimi baydığında bahara-yaza şunun şurasında birkaç aycık kaldığını hatırlamak gerekiyor.
Her şeyden önemlisi de sıkıntıların sadece gelip geçici sıkıntılar olduğunu hatırlamak gerekiyor.
Sağlıklıyız, birlikteyiz, çözülemeyecek hiçbir sorunumuz yok.
Çok şükür.
Zaten Elanın bir hareketi, bir gülüşü her zaman moralimi yükseltmeye yetiyor :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder