Türk kahvesine düşkünlüğüm aslında fark etmeden ne kadar da artmış; içme sıklığımı azaltınca anladım. Önceden genellikle her gün sabah ya da öğlen bir kahve içerken şimdi en fazla iki ya da üç günde bir içmeye çalışıyorum. Her şeyin kıymeti bırakman gerektiğinde anlaşılıyor. Ya da her şey bırakman gerektiğinde daha bir kıymetli oluyor!
Benim için bir ritüel ve keyif alma aracı haline gelmiş meğer türk kahvesi. İşe ara verip biraz uzaklaşmak, arkadaşlarla muhabbeti daha da koyulaştırmak, ablamla bıdıklar oyuna dalmışken iki dedikodu yapmak, pazar kahvaltısının üstüne keyif yapmak, evde keyif yaparken kitap-derginin yanında yudum yudum içmek için hep bir araç olmuş türk kahvesi.
Cezvesiyle, fincanıyla, pişirme şekliyle, telvesiyle, yanında gelen suyuyla-lokumuyla iyiki var türk kahvesi!
Falıyla iyiki varsın türk kahvesi...
YanıtlaSilAaa evet bak onu nasıl atlamışım :)
YanıtlaSil